İflas Erteleme Sistemi ?

Günümüzde, pek çok şirketin finansal yönden zora düştüğünde can simidi İflas erteleme müessesesidir. Türk Ticaret Yasası ile İcra İflas Yasası’nda yer alır. Aslında iflas ertelemede bir gerçek vardır ki o da, şirketin o noktada resmen olmasa da iflas durumuna gelmiş olmasıdır. Bir bakıma “Ben iflas ettim, ama bana bir şans tanınır ise, şirket yüzdürülebilir” denmektedir.

Bir şirketin borçları alacaklarından fazla ve şirketin finansal verileri bozulmuş ise iflasını istemekle yükümlüdür. Şirketin kendi iflasını istememiş olması, İcra ve İflas Yasası’na göre suçtur ve bundan sorumlu olanlar, hapis cezası ile cezalandırılırlar.

Fakat, bu durumda ki hiçbir şirket, kendi iflasını istemez. Kaldı ki iflas, kimseyi mutlu etmeyen bir model olup, Türkiye’de alacağını iflas masasından son kuruşuna kadar tahsil etmiş bir alacaklı yoktur.

İflas erteleme sistemi ise, daha ziyade borçlarını ödemede sıkıntıya düşmüş şirketlerin, tedbir kararı vasıtasıyla elde ettiği geçici bir koruma kalkanıyla, faaliyetine kısıtlı olarak devam ederek, mahkeme denetiminde nefes alma olanağının tanındığı bir modeldir.

İflas ertelemeyi cazip kılan husus, işin başında verilen bir tedbir kararıdır. Mahkeme, uzmanlar aracılığıyla firmayı inceletir ve talebi uygun görürse tedbir kararı vererek yürütülmekte olan tüm takip işlemlerini durdurur. Buna kamu alacakları da dahildir.

Firmanın faaliyetlerini kontrol etmek ve mahkeme ile koordinasyonunu sağlamak üzere en az 1 Kayyum tayin edilir. Fakat, kayyumların görev ve yetkileri sınırlı olduğu için firma’da etkin bir görev yürütemediklerine işaret etmemiz gerekmektedir. Sistemin zaafiyetlerinin başında bu kayyum müessesesi gelmektedir. Kayyumun şirket ve finansal kriz yönetimi konusunda gerekli tecrübe birikimine sahip olması şarttır. Bu hususta uzmanların atanması ve yönetimde söz sahibi olması gerekmektedir. Oysa mevcut sistemde kayyumun firma yönetiminde aktif yönetici rolü bulunmamaktadır.

Haciz baskısından tedbir kararı vasıtasıyla bir nebze kurtulan firmanın asıl mücadelesi işte bu noktadan sonra başlar ki; bir tarafta devam eden mahkemeden iflas kararının çıkmasının önüne geçmek, diğer tarafta ticari faaliyetini aksatmaksızın yönetmek ve tedarikçilerle başa çıkmak. Tedarikçiler, iflas ertelemeye gitmiş olan bir firmaya vadeli mal satmaktan kaçınmaktadırlar. Firma’nın bu süreçte yeni ortak ve finansör bulması, eski yönetimsel hatalarını tekrarlamaması, konjonktürün lehine çalışması halinde iflas erteleme başarıyla uygulanan bir model olarak karşımıza çıkmaktadır.

İflas erteleme tedbir kararı alıp, daha sonra bilanço ve rasyolarını düzene sokan, mahkemenin tanımış olduğu şansı doğru yöneten ve tekrar yüzdürmeyi sağlayan firma sayısı ise maalesef azdır. Bunu beceremeyen firmanın akıbeti resmen iflastır.

Maalesef İflas erteleme sistemi, borçlu firmaların yaşaması ve sisteme sağlıklı olarak yeniden katılması için eksik ve revize edilmesi gereken bir modeldir.

İflas ertelemesine gitmiş firmalardan Alacaklılar hiç haz etmezler. Hatta firmanın iflas etmesi konusunda ısrar etme gibi ironik bir durumla karşı karşıya kalınır. İflas erteleme sürecinde firmanın tüm kontrolü, şirketi iflas ertelemesine götürmüş yetkilisinin elindedir. Oysa, alacaklıları ve firma yetkilisini de içine alan ve aktif rol üstlenen uzman bir komite vasıtasıyla firmanın yönetilmesi gerekmektedir. Kayyum müessesesinin yanında en az 3 kişiden oluşan böyle bir komitenin firmayı yönetmesi halinde firmanın sağlıklı olarak faaliyetine devam etmesinin mümkün olacağı düşünülmektedir.

Böylece, firmanın mevcut malvarlığını kötü niyetle elden çıkartması, hileli yollara sapmasının da önüne geçilebilecektir. İflas ertelemeye giderken gerçeği yansıtmayan cilalanmış bilançolara da engel olunacaktır. Ticaret Yasası’ndaki şirket denetçisi benzeri bir model vasıtasıyla çözüm üretilebilecektir.

Şayet iflas ertelemeye gitmiş firmanın yönetim kurulunda veya müdürlüğün yürütülmesinde bu kişilere görev verilmesi durumunda, göreve getirilen kişilerin amme borçlarından sorumlu olmayacağına dair yasal düzenleme yapılması da gerekmektedir.

Diğer taraftan varlık yönetim şirketleri de iflas ertelemeye gitmiş olan firmalar için önemli bir güç ve şans olabilir. Varlık yönetim şirketleri, banka ve finans kurumlarının varlık alımlarında yer almakla birlikte, iflas ertelemesine gitmiş olan firmalarda çok önemli rol üstlenebilir.

Esas itibariyle banka ve finans kuruluşları kredi alacaklarını belirledikleri bedel üzerinden en iyi fiyatı veren varlık yönetim şirketine alacaklarını satmakta ve uygun fiyata riski devredip oyundan çekilmektedir. Kredi borçlusu firmanın riskini alacaklılarından X bankası, Y varlık yönetim şirketine satarken, aynı firmadan alacaklı olan B bankası ise bu alacağını en iyi fiyat veren bir başka Varlık yönetim firmasına satıp devreden çıkmaktadır.

Oysa bu firmanın alacaklısı olan tüm banka ve finans kuruluşları, alacaklarını tek bir Varlık Yönetim Şirketinde toplamaları halinde, hem borçlu firma riskinin yönetilmesi, hem de alacakların daha verimli bir şekilde tahsili söz konusu olabilecektir. Böylece, firmanın piyasadan silinmeden yaşaması söz konusu olabilecek ve firmaya ait malların ucuz fiyatlarla satılıp gitmesi önlenebilecektir. Bu hususun ancak bir lider bankanın rol üstlenmesiyle gerçekleşeceği açıktır.

İflas erteleme müessesesi, ülkemizde yaşanan finansal sorunların da bir parçasıdır. Finansal krizin yaşandığı her aşamada benzer modellere ihtiyaç vardır. Mükemmel bir model değildir. Ancak, yapılacak basit düzenlemelerle, ihtiyacı fazlasıyla karşılayacak bir model haline getirilebilecektir.

Yazan:Av.Haldun Berkin (www.dunya.com)

You may also like...

2 Responses

  1. Avatar Nurettin dedi ki:

    iflas erteleme süresi içinde firma hipotekli mallarını yurtdışına kaçırısa,ve iflas erteleme süresi bittikten sonra iflasını verip..bir akrabasının üzerine başka bir firma kurup aynı üretime devam etmesi durumunda nasıl bir işlem uygulanır. ne hikmetse gelen icra memurlarıda anlaşmalı olarak gelip hiç bir işlem yapmadan giderse olan burda iflas durumunda çıkış alan işçilere olursa haklarımızı kim koruyacak.

    • Muhsin Bilgi Muhsin Bilgi dedi ki:

      SAYIN
      Nurettin Bey ;
      Bahsettiğiniz gibi bir hileli olaylar,gizlenmiş,örtülmüş ve birilerinden kaçırılmış şekilde gerçekleşen olaylar zincirinde ,hileli iflas gerçekleşmiş olabilir.Cumhuriyet savcılığına Suç Duyurusunda bulununuz ve tekrar inceleme ve olaylar arasındaki ilişkilerin araştırılmasını talep ediniz.
      Hileli İflasların görüldüğü makam AĞIR CEZA MAHKEMELERİ dir . Dava açılmasını sağlarsanız Mahkeme sürecinde tespitleriniz de göz önüne alınır.
      saygılar

      Not: Bu olayda siz neredesiniz ? Mağdur olan tarafta mı ?
      açıklarsanız belki sizlere daha fazla yardımcı olabiliriz

      saygılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.